Antonio Banderas, İspanyol sinemasının uluslararası alanda en tanınmış yüzlerinden biridir. Kariyeri boyunca, farklı türlerdeki yapımlarda etkileyici performanslar sergileyerek hem dramatik hem de komik rollerde kendine sağlam bir yer edinmiştir. Genç yaşta başladığı oyunculuk kariyeri, onu Hollywood’un gözde aktörlerinden biri haline getirmiştir. Yetenekleri, izleyicilere derin duygusal deneyimler sunarken, güçlü karakterleriyle de dikkat çekmektedir.
Antonio Banderas, sinema dünyasında unutulmaz izler bırakmış bir aktör olarak tanınır. Hayranları, onun güçlü performansları ve karizmatik duruşuyla birçok filmi sevgiyle izlemektedir. Banderas’ın en sevilen yapımlarından biri, Robert Rodriguez’in yönettiği "Desperado"dur. Bu filmde, intikam peşindeki bir müzisyeni canlandıran Banderas, izleyicilere unutulmaz aksiyon sahneleri ve etkileyici müzikler sunar. Ayrıca "The Mask of Zorro"da, efsanevi Zorro karakterini canlandırarak hem aksiyon hem de romantizm dolu bir hikaye sunar. Bu film, eleştirmenlerden olumlu yorumlar alırken, Banderas’ın yeteneklerini de gözler önüne serer. "Puss in Boots" filminde ise, Shrek serisinden tanıdığımız cesur ve sevimli kedi karakterini seslendirir; bu da onun yeteneklerini farklı bir boyutta sergilemesine olanak tanır. Bir diğer dikkat çekici yapım ise "Evita"dır. Burada, Eva Perón’un hayatını konu alan müzikaldeki performansıyla izleyicilere hem görsel hem de işitsel bir şölen sunar. Tüm bu filmler, Antonio Banderas’ın kariyerindeki önemli dönüm noktalarından sadece birkaçıdır ve hayranları için her zaman özel bir yere sahip olacaktır. Altamira Marcelino Sanz de Sautuola y de la Pedrueca, 1868 yılında Modesto Cubillas adlı bir avcının yardımıyla İspanya'nın kuzeyindeki Cantabria bölgesindeki Altamira mağaralarında, Paleolitik döneme ait olağanüstü resimler keşfetti. Bu buluş, sanat tarihine yeni bir ışık tutma potansiyeline sahipti, ancak Sautuola, keşiflerini akademik dünyaya duyurmakta zorluk çekti. Zamanla, birçok uzman, bu resimlerin sahte olduğunu ve Sautuola'nın zengin olma arayışıyla kendi eserlerini yarattığını öne sürdü. Bu iddialar, Sautuola'nın itibarını zedeledi ve onun gerçekliği kanıtlama çabasını daha da zorlaştırdı. Hayatının geri kalanını bu resimlerin gerçekliğini savunarak geçiren Sautuola, sahtekarlık suçlamalarından masumiyetini geri kazanmak için çabaladı.
Efsanevi kahraman El Mariachi, Mariachi/Desperado üçlemesinin son bölümünde geri dönüyor. Bu destan, El Mariachi'nin Meksika'daki yozlaşmış güçlerle dolu bir dünyada, başkanın devrilmesini planlayan kartel kralı Barrillo’nun kan izini takip etmesiyle başlar. Engebeli arazide ilerlerken, El Mariachi’nin zihninde intikam arzusu giderek büyümektedir. Görevini yerine getirmek için uğraşırken, bir yandan da Barrillo'nun karanlık geçmişiyle yüzleşmek zorundadır. Bu süreçte, yozlaşmış CIA ajanı Sands tarafından görevlendirilmiştir; ancak Sands’ın gerçek niyetleri, El Mariachi'nin dikkatini dağıtmaya çalışır. El Mariachi, yalnızca düşmanlarına karşı değil, aynı zamanda kendi içsel çatışmalarıyla da savaşmalıdır.
Henry, genç bir FBI ajanıdır ve üç yıl aradan sonra Shreveport’taki evine döndüğünde annesi Marty’nin hayatının büyük bir değişim geçirdiğini görür. 100 kilodan fazla zayıflayan Marty, harika görünmekte ve beklenmedik bir şekilde parti hayatının merkezine dönüşmüştür. Henry, nişanlısı Emily ile birlikte eve döndükten bir gün sonra, annesinin yakışıklı bir yabancı olan Tommy ile tanıştığını öğrenir. Tommy, kendini danışman olarak tanıtsa da gerçekte uluslararası bir sanat hırsızıdır ve Bernini'nin ünlü “Anne ve Oğul” heykelini çalmak için şehre gelmiştir. Henry, annesinin yeni erkek arkadaşını gözetim altında tutmakla görevlendirilen ekibin başına getirilir.
M.S. 922 yılında, Bağdat’tan Saqaliba Kralı ile görüşmek üzere yola çıkan İbn Fadlan, tarihi bir maceranın içine çekilir. Bir Viking çetesi tarafından yakalanan Müslüman elçi, başlangıçta bu kabadayı ve sert savaşçılar arasında kendini kaybolmuş hisseder. Vikingler, aşırı yemek, alkol ve kadınlara karşı olan iştahlarıyla bilinirken, İbn, onların vahşetinin ardında bir zekâ ve savaşçı ruhu keşfeder. Zamanla, Viking savaşçılarına karşı bir anlayış ve saygı geliştirir; liderleri Buliwyf tarafından toplumlarına kabul edilir. Ancak bu yeni dostlukları, kana susamış büyük bir istilacı sürüsünün yaklaştığı haberinin gelmesiyle sarsılır. İbn, önlerine çıkan her şeyi yok eden bu istilacılara karşı Viking savaşçılarıyla birlikte durmak zorundadır.
Doktor Robert Ledgard, eşi bir araba kazasında alevler içinde kaybettikten sonra, onun anısını yaşatmak ve insanlığın yararına bir keşif yapmak için durmaksızın çalışmaktadır. Amacı, yanıklara, kesiklere ve diğer tüm yaralanmalara karşı dayanıklı mükemmel bir deri sentezlemektir. Laboratuvarında geliştirdiği bu deriyi test etmek için bir hastaya ihtiyaç duyar ve onu, geçmişiyle yüzleşmekten kaçınan genç bir kadın olarak seçer. Robert, hastasıyla olan ilişkisini derinleştirdikçe, mükemmel deri üzerinde çalışmanın getirdiği heyecan, yerini karamsar düşüncelere bırakır. Bilim camiası, onun yöntemlerine şüpheyle yaklaşmaya başlar; çünkü yaptıkları etik sınırları zorlamaktadır.
Adam, hayatında ilk kez postayla gelin siparişi verdiğinde, karşına çıkan güzellik karşısında şaşkına döner. Kadın, adama, kendisinin güzelliği için değil, olduğu gibi sevilmek istediğini ve bu yüzden ona sahte fotoğraflar gönderdiğini söyler. Ancak gerçekte, bu kadın bir dolandırıcıdır; erkeklerden para çalmak için bir aktör arkadaşıyla işbirliği yapmaktadır. Fakat beklenmedik bir şekilde, kendisini dolandırmaya çalıştığı bu adamla tanıştıkça ona aşık olmaya başlar. Zamanla aralarındaki bağ güçlenirken, kadın geçmişinde yaşadığı acı dolu ilişkilerin izlerini de taşımaktadır. Sadist eski sevgilisi, onun hayatına yeniden girmeye çalışırken, kadının içindeki çatışma büyür.
New York'ta, kibar ve tutkulu bir dans eğitmeni olan Pierre Dulaine, bir gün siyahi bir gencin bir devlet okulunun müdürünün arabasına zarar verdiğini görür. Bu olay, Pierre’in içindeki kıvılcımı ateşler; ertesi gün, öğrencilerin hayatında olumlu bir değişim yaratmak amacıyla dans öğretmeye gönüllü olur. Ancak, isteksiz müdür Augustine James, Pierre'in niyetlerinin ciddiyetini sorgularken, ona zorluk çıkaracak öğrencileri gözaltına alma tehdidinde bulunur. Pierre, sadece dans öğretmekle kalmaz; aynı zamanda öğrencilere saygı, özgüven ve takım çalışması gibi değerleri aşılamayı hedefler. Bu süreçte, öğrencilerin, velilerin ve diğer öğretmenlerin önyargılarıyla yüzleşir.
Meksikalı devrimci Pancho Villa, ordu tarafından desteklenen hükümete karşı sürdürdüğü savaşı finanse etmekte zorlanmaktadır. Bununla birlikte, Amerikalılarla arası, Hearst medya imparatorluğunun kendisine karşı başlattığı acımasız basın kampanyası nedeniyle daha da açılmaktadır. Bu iki tehdide karşı koyabilmek için film yapımcılarına elçiler göndererek savaşın gerçek görüntülerini yakalamaları için para ödemeye ikna etmeyi amaçlar. D.W. Griffith, Villa'nın çağrısına yanıt verir ve filmi çekmek üzere Frank Thayer'ı bir ekiple birlikte gönderir. Thayer, Villa'nın haydutluğundan hem dehşete düşer hem de büyülenir; Villa, hem acımasız hem de büyüleyici bir karakter olarak karşısındadır.
20. yüzyılın başlarında Arabistan’ın sıcak çölünde, Hobeika Emiri Nesib, kabileler arasındaki uzun süredir devam eden savaşları sona erdirerek Salma Sultanı Amar’ı yenmeyi başarır. Bu zaferin ardından, topraklarını birbirinden ayıracak geniş bir “Sarı Kuşak” yaratarak kalıcı bir barış anlaşmasına imza atar. Anlaşmanın bir parçası olarak, Amar’ın oğulları Salih ve Auda’nın, kendi çocukları Tarık ve Leyla ile birlikte Hobeika’da yetiştirilmesi talep edilir. Modern ve liberal bir lider olarak Nesib, bu durumu kabilesinin yaşam standartlarını yükseltmek ve modern hastaneler, okullar inşa etmek için bir fırsat olarak değerlendirir. Ancak, Amerikan Şirketi barış anlaşmasını ihlal ederek petrol sahasını işletmeye başlar.
Cruz, kaybolan bir striptizciyi bulmak üzere özel bir dedektif olarak işe alındığında, Los Angeles’ın karanlık ve tehlikeli sokaklarında başlar macerasına. İlk sorguladığı kişiler, ardında kanlı izler bırakarak gizemli bir şekilde ölü bulununca, olayın derinliklerinde yatan korkunç sırlar yavaşça gün yüzüne çıkmaya başlar. Cruz, Los Angeles’ın acımasız çeteleri ile dolu ortamından, New Mexico'nun ıssız ve tehlikeli çölüne kadar uzanan bir yolculuğa çıkar. Bu süreçte, bir yandan karnıyarık dövüşlerine katılan acımasız bir Rus boksörle yüzleşirken, diğer yandan işini çiğneyen üç küstah LAPD dedektifiyle de çatışmak zorunda kalır.
