Kült Film Kategorisine Giren Seri Filmler

Dört lise öğrencisi, eski bir video oyunu konsolunu keşfettiklerinde, kendilerini aniden Jumanji'nin tehlikeli ve yoğun orman ortamında bulurlar. Seçtikleri yetişkin avatarlarına dönüşen bu gençler, yeni bedenlerinde oyunun zorlu koşullarına ayak uydurmak zorunda kalacaklardır. Jumanji'nin yalnızca bir oyun olmadığını, aksine hayatta kalmak için ciddi bir mücadele gerektirdiğini fark ederler. Oyun, onları çeşitli tehlikeler ve sürprizlerle dolu bir serüvene sürükler. Gerçek dünyaya dönebilmek için, bu gençlerin hayatlarının en riskli ve zorlu macerasına atılmaları gerekecek. Alex Vreeke'in 20 yıl önce bıraktığı ipuçlarını çözmek ve kendileri hakkında sahip oldukları algıyı köklü bir şekilde değiştirmek zorundalar. Bu süreçte, hem kendi içsel güçlerini keşfedecekler hem de birlikte çalışmanın önemini anlayacaklardır.

Dedektifler Sean ve David Carter, şehirdeki korkunç cinayetlerin ardındaki gizemi çözmek için harekete geçerler. Bu cinayetler, halkı derin bir korku içinde bırakmış ve bir seri katilin varlığını hissettirmiştir. Deneyimli dedektif Christine Egerton ile bir araya gelerek, bu karanlık ve karmaşık vakayı aydınlatmaya çalışırlar. Üçlü, şehri saran dehşet verici olayları araştırırken, cinayetlerin ötesinde doğaüstü bir varlığın da işin içine karışmış olabileceğine dair güçlü ipuçları keşfederler. Bu karmaşık soruşturma, onları bilinmeyen ve ürkütücü bir korku labirentinin derinliklerine çeker. Her geçen gün, cinayetlerin ardındaki gizemin daha da karmaşık hale geldiği ve Sean'ın kişisel olarak bu karanlık yargının hedefi olma ihtimaliyle yüzleşmek zorunda kaldığı düşüncesi, ekibin moralini sarsar.

Lankester Merrin, arkeolog olarak çalışan, ancak inancını yitirmiş ve rahiplik görevinden ayrılmış bir Roma Katoliği'dir. II. Dünya Savaşı sırasında Hollanda'da yaşadığı travmalar, onu sürekli olarak rahatsız eden bir gölge gibi peşini bırakmamaktadır. Kuzey Kenya'da yürüttüğü kazı çalışmaları sırasında karşılaştığı Bizans dönemine ait bir kilise, Hristiyanlığın bölgeye ulaşmasından yüzyıllar önce inşa edilmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Kilise, kumla tamamen kaplanmış durumdadır ve yapının gün yüzüne çıkmasıyla birlikte kamp alanında bir delilik hissi yavaş yavaş yayılmaya başlar. Yerel kabileler, savaş hazırlıkları yaparak kilisenin yeniden gömülmesini talep ederler. Kısa bir süre içinde iki Britanyalı askerin cesedi bulunur ve komutanları Yüzbaşı Granville, masum bir sivili soğukkanlılıkla öldürür.

Sharon Da Silva, her gece kabus dolu uykularından uyanarak "Silent Hill" diye haykırarak çığlık atıyor. Bu durumu endişeyle izleyen bir polis memuru, Sharon’ın yanında bulunan evlat edinmiş annesi Rose’un dikkatini çekiyor. Polis memuru, Rose’un direksiyon kontrolünü kaybetmesi sonucunda, aniden direksiyonu kırarak karşısına çıkan başka bir çocuğu ezmemek için çaba gösteriyor. Ancak bu ani manevra, aracın kontrolden çıkmasına ve büyük bir kazaya yol açmasına neden oluyor. Araç devrildikten sonra Rose, başına aldığı darbe nedeniyle bayılıyor ve uzun bir süre bilinçsiz kalıyor. Bilincini geri kazandığında, kızı Sharon’ın kaybolduğunu fark eden Rose, panik ve umutsuzluk içinde, etrafını saran yoğun sis ve kül tabakasıyla kaplı kasabada kızı için çaresiz bir arayışa girişiyor.

Bir grup hayvan hakları savunucusu, bir laboratuvara girerek maymunları kafesinden kurtarır. Bilim insanlarının maymunların bulaşıcı olduğu konusunda yaptığı uyarılara rağmen bu eylemi gerçekleştirirler. Aktivistlerin bu hareketi sonucunda, maymunların taşıdığı bir virüs hızla Büyük Britanya'ya yayılır ve birçok insan enfekte olur. Virüsün yayılmasından kısa bir süre önce bisiklet kazası geçiren Jim, komadan uyanır ve Londra'nın tamamen boşaldığını fark eder. Şehirde enfekte olanlar ile sağlıklı bireyler arasında belirgin bir ayrım olduğunu gözlemler. Jim, hayatta kalan diğer insanları bulmayı başarır ve birlikte Manchester'a doğru yola çıkarlar. Burada, İngiliz askeri personeli hayatta kalanlara enfekte olmuş bireylere karşı koruma sağlama teklifinde bulunur ve bu teklifi kabul ederler.

M.Ö. 480 yılında meydana gelen Termopylae Savaşı, bir grup Yunan şehir-devletinin, Pers ordusunun Termopylae geçidindeki saldırısına karşı gösterdiği direnişi simgeler. Sayıca çok fazla olan Persler, tarih boyunca en dikkat çekici son savunmalardan birine sahne olan bu savaşta, Yunanlıları geri çekilmeye zorlamakta büyük zorluklar yaşadılar. Pers Kralı Xerxes, yaklaşık 170,000 askerle Yunanistan’a sefer düzenlerken, karşısında 300 Spartalı, 700 Thespian ve 400 Tebeli buldu. Xerxes, Kral Leonidas’ın teslim olmasını veya geri çekilmesini beklemek amacıyla 10 gün boyunca bekledi. Ancak Leonidas’ın direnişi devam edince, Xerxes saldırılarını sürdürmeye karar verdi. Üç gün süren yoğun çatışmaların ardından, tüm Yunanlı savaşçılar hayatlarını kaybetti.

Tim Avery, yetenekli bir karikatüristtir ve en yakın arkadaşı olan köpeği Odis ile derin bir bağ kurmuştur. Bir gün, Odis, esrarengiz bir yeşil maske bulur. Merakla dolu Tim, bu maskeyi takmayı dener ve bu sırada eşiyle bir bebek yapma sürecine girer. Ancak, maskenin etkisi altında, bebek doğduğunda maskenin sahip olduğu olağanüstü güçleri miras alır. Bu durum, alışılmadık ve komik olayların patlak vermesine neden olur. Kaotik bir ortamda, Loki Alan Cumming adında bir tanrı, maskeyi bulup geri almak zorundadır. Loki’nin görevi, maskeyi ele geçirip tanrı Odin’in öfkesini yatıştırmaktır. Ancak, maskenin Tim ve ailesinin yaşamındaki etkileri, hem Loki’nin hem de Tim’in hayatını karmaşık bir hale getirir.

Renkli bir turist grubu, Louisiana'nın lanetli bataklıklarında bir bot turuna çıkarak yerel efsane "Victor Crowley"nin korkunç hikayesini dinlemeye başlar. Victor Crowley, babası tarafından yanlışlıkla bir balta ile öldürülmüş ve bu trajik olay sonucunda yüzü dehşet verici bir şekilde deformasyona uğramış bir adamdır. Grup, bu ürkütücü hikayeyi sadece bir efsane olarak değerlendirirken, aniden botun su almaya başladığını fark ederler ve korkunç gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalırlar. Bot suya gömülünce, anlatılan korkunç varlık gerçekten ortaya çıkar ve turistler, bataklıkta hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda kalır. Victor Crowley’nin öfkeli ruhu, grubu avlamaya başlar ve kaçış yollarını kapatarak onları daha büyük bir tehlikenin içine çeker. Turistler, bu karanlık ve gizemli bataklıkta hayatta kalmak için zekalarını ve cesaretlerini kullanmak zorundadırlar. Her köşede gizlenen tehlikelerle dolu bu yer, onları korkunç bir kedi-fare oyununa sürüklerken, Victor Crowley’nin lanetiyle yüzleşmek zorunda kalacaklardır.

Vampirlerin dünyayı ele geçirdiği bir dönemde, Blade’in en büyük hedefi, bu karanlık varlıkların tüm kötülüklerinden insanlığı kurtarmaktır. Bir gün, Blade, bir vampirin Dr. Karen Jenson'u ısırdığını fark eder ve hemen canavarı uzaklaştırarak Jenson'u güvenli bir yere götürmek için harekete geçer. Bu gizli sığınakta, Blade, Abraham Whistler ile birlikte Jenson'un yaralarını iyileştirmeye çalışır. Ancak, Blade tarafından engellenen vampir Quinn, yaşananları ustası Deacon Frost'a bildirir. Deacon Frost, insanlara karşı büyük bir plan hazırlamaktadır ve bu durum, Blade’in amacına ulaşmasını zorlaştıran önemli bir engel oluşturur. Blade ve ekibi, hem Jenson'u kurtarmak hem de Frost’un tehlikeli planını durdurmak için zorlu bir mücadeleye atılırlar.

Zamanın başlangıcında, Tanrı evrenin varlığını yarattı: ışık melekleri, toprak insanları ve ateşten cinleri meydana getirdi. Bu cinler, dünyalar arasında boşlukta yaşamaya mahkum edilmiş varlıklar olarak ortaya çıktı. Bir cin serbest bırakıldığında, ona üç dilek hakkı tanınır. Üçüncü dilek yerine getirildiğinde, cinlerin lanetli ordusu, dünyalar arasındaki kapıdan yeryüzüne salıverilir. 1127 yılında, Pers topraklarında bir büyücü, güçlü bir cini gizli bir ateş taşına hapseder. Günümüzde, sarhoş bir vinç operatörü, değerli Ahura Mazda heykelini Raymond Beaumont’un asistanının üzerine düşürür ve bir işçi, cinin hapsedildiği büyük ve paha biçilmez kırmızı opali keşfeder. Alexandra Amberson, bir müzayede evinde çalışan ve taşın değerlendirilmesi için gelen bu taşı tesadüfen uyandırır.